Alopesi areata'nın tedavisi yoktur ve tedavisi saç dökülmesinin ağırlığına bağlıdır, ancak genellikle kafa derisine uygulanan enjeksiyonlar ve merhemlerle yapılır. Bu hastalığın nedenleri bilinmemektedir, ancak bu hastalık, vitiligo gibi genetik faktörler ve otoimmün hastalıklar ile bağlantılı gibi görünmektedir.
Alopesi areata, genellikle başın içinde meydana gelen hızlı saç dökülmesiyle karakterize bir hastalıktır, ancak kaşların, sakalların, bacakların ve kolların kılları olan vücudun diğer bölgelerinde de ortaya çıkabilir. Nadir durumlarda, saç dökülmesi, alopesi evrensel areata denildiğinde tüm vücutta düşer.
Alopesi areata için ilaçlar
Tedavi seçimi dermatolog ile yapılmalı ve ile yapılabilir:
- Kortizon enjeksiyonları: Saç dökülmesinin olduğu bölgede ayda bir kez uygulanır. Enjeksiyonlarla birlikte hasta evde de etkilenen bölgede uygulamak için krem veya losyon kullanabilir;
- Topikal Minoksidil: Bölgede saç dökülmesiyle günde 2 kez uygulanması gereken sıvı losyon, ancak toplam saç dökülmesi durumunda etkili değildir;
- Antralin: krem veya merhem olarak satılan, etkilenen bölgeye uygulanmalı ve cilt renginde değişikliklere neden olabilir. Alınacak konsantrasyon ve bu tıbbi ürünün uygulama süresi tıbbi tavsiyeye göre yapılmalıdır.
Vücudun çeşitli bölgelerinde daha ciddi vakalar ve saç dökülmesi, doktorun rehberliğine göre kortikosteroid ve immünsüpresan kullanımı ile tedavi edilebilir.
Alopesi areata belirtileri ve tanı
Alopesi areata tanısı doktorla yapılan klinik muayene ile yapılır ve tek semptomu genellikle başın veya sakalın üstünde meydana gelen dairesel saç dökülmesidir. Kel alanın etrafındaki tüyler çektiği zaman zayıf ve gevşektir ve vücutta saç kaybı olan başka bir bölge olabilir.
Alopesi areata kadınlarda Erkeklerde Alopecia areataBazı durumlarda, saç kendiliğinden, genellikle beyaz renkte büyüyebilir, ancak bir süre sonra tekrar düşer. Saçın tekrar büyüdüğü ve düşmediği veya tekrar büyümediği de mümkündür.
Alopesi areata nedenleri
Alopesi areata'nın nedenleri bilinmemektedir, ancak saç kaybını tetikleyen genetik faktörlerle bağlantılı gibi görünmektedir. Bununla birlikte, vitiligo, pernisiyöz anemi, lupus ve tiroid problemleri gibi bazı otoimmün hastalıklar da bu tür kellik oluşumunu arttırmaktadır.